ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Öğrenme güçlüğü; konuşma, dinleme, problem çözme, mantık yürütme, yazma, okuma alanındaki yeteneklerin kullanılmasında bir çeşit zorluk yaşanması şeklinde tanımlanır. Bilginin depolanması, üretilmesi ve işlenmesi konusunda zorluk yaşanmasıdır. Çocuklarda daha sık olmakla birlikte yetişkinlerde de görülebilmektedir. Nedeni beyin yapısındaki işlevsel farklılarla ilişkili olduğunu göstermekle birlikte tam kanıtlanmış bir sebebi de mevcut değildir. Kalıtsal sebepler, doğum anında yaşanan durumlar veya beslenme, çevresel ve kültürel faktörler bile olabilmektedir. Öğrenme güçlüğü bir zekâ sorunu, bir hastalık değil 'farklılık' tır.
Özgül Öğrenme Güçlüğü; okuma bozukluğu ile giden (disleksi), matematik bozukluğu ile giden (diskalkuli) ve yazılı anlatım bozukluğu ile giden (disgrafi) olarak üç alt tipe ayrılır. Alt tipler birlikte ya da ayrı ayrı görülebilir.
Öğrenme güçlüğünün belirtileri yaş ve dönem noktasında farklı olabilmektedir. Konuşmaya başlamanın gecikmesi, kelimelerin söyleniş ve öğreniminde zorluk ya da yavaşlığın görülmesi, okumanın yanlış ya da çok yavaş ve çaba gerektiriyor olması, okunanın anlamını anlama güçlüğü, harf harf söyleme ve yazma güçlüğü, yazılı anlatım güçlükleri, sayı algısı, sayı gerçekleri veya da hesaplama güçlükleri, sayısal akıl yürütme güçlükleri, konuşmaya başlamasında önemli ölçüde gecikme, kelimeleri telaffuz etmede ve yeni kelimeleri öğrenmede zorluk veya yavaşlık, motor hareketlerin gelişmesinde yavaşlık, kelimelerin tersten okunması, saatin geç ve zor öğrenilmesi, arkadaş edinmede zorluk yaşanması, okuma yazma ile birlikte sayıların zor öğrenilmesi, ödev ve sorumlulukların unutulması, yeni becerilerin kavranmasında güç yaşanması, beden ve mimik hareketlerinin anlaşılamaması, bir şeyi isimlendirirken sözcük bulmada yaşanan zorluk, yaşından daha az sözcük dağarcığına sahip olmak, yüklemlerde yani temel kelimelerde zorlanmak, hecelerin yerlerini değiştirmek, dinleme ve izlemede güçlük, ses-harf arasındaki ilişkiyi öğrenmede güçlük, iki anlamlı sözcükleri anlamada güçlük, renkleri, sayıları ve harfleri öğrenmede güçlük, derslerde özellikle geometrik şekilleri çizmede zorluk yaşamak, dikkat ve odaklanma sorunları yaşamak, yön bulmada zorluk ve yönleri karıştırma, günlük işlerini izlemede ve yapmada güçlük, arkadaşlarıyla ilişki kurmakta ve sürdürmekte zorluk, zaman ve mekan sorunları yaşamak, el tercihinin net olarak gerçekleşmemesi, yazı yazarken kalemi hatalı tutmak, koordinasyon gerektiren oyunlarda zorluk, planlama yapmakta zorluk, her konuda düşünmeden harekete geçmek, sık sık sakarlık ve kaza yaşıyor olmak.
Öğrenme güçlüğü, aile tarafından dikkate alındığı zaman 8 aylık bir tedavi süreciyle sona erebilmektedir. Yani erken tanı ve teşhis, sorunu ortadan kaldırabilmektedir. Aile bu durumu fark etmez, öğretmenler de üzerine düşmezlerse ömür boyu bu durum bireyde kalabilir. Bu yüzden ilk öncül daima inkara kaçmadan durumu kabullenip üzerine gitmektir. Aileler, çocuklarının farklı olan özelliklerini bulup iyi taraflarını öne çıkarmalıdır. Tedavi sürecinde ilk adım psiko-eğitimdir. Aileye, öğretmenlere ve çocuğa yapılan eğitsel terapi, durumun anlamlandırılması ve nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi açısından önem taşır. Sonraki süreç için evde ve okulda eş zamanlı devam edecek bir özel eğitim ve müdahale programının uzman tarafından hazırlanmasıdır.
Öğrenme güçlüğü için beyinle ilgili detaylı bir inceleme yapılıp sorun nesnel bir şekilde ortaya konmalıdır. Çoğunlukla ilaç kullanılmamaktadır. İlaç eğer çocukta öğrenme güçlüğüne eşlik eden kaygı, depresyon gibi hastalıklar varsa tercih edilmektedir. Psikoeğitimle tedavi desteklenmelidir. Çocuklar, görerek ve model alarak öğrenir. Ebeveynlerin olumlu tutumları ve mizah anlayışı, çocuğun bakış açısını değiştirerek ona tedavi sürecinde yardımcı olur. Bu süreçte velilerin okulla işbirliği ve iletişim halinde olması büyük önem taşır. Bu sayede öğretmenlerin öğrenciyi tanıması ve ihtiyaçlarına yönelik hareket etmesi sağlanmış olur. Çocukla beraber ailenin de zaman zaman eğitim alması gerekebilir.
Öğrenme güçlüğü yaşayan bireyin olumlu ve üstün yanlarına odaklanılması, yalnızca okul başarısı ile bireyin sınırlandırılmaması, başarı sağlayabileceği farklı alanları keşfederek bunları yapması konusunda cesaretlendirilmesi, beklentilerin yapabilecekleri ile sınırlı tutulması, basit ve anlaşılır açıklamalarda bulunulması, her bireyin kendine özgü olduğunun unutulmaması gerekmektedir.